ANNE BABALAR ve ÇOCUKLAR ÜZERİNE
"Sizin çocuğunuz olarak doğmak onların elinde değildi, ancak seçme hakları olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezlerdi."
Sosyal diyaloglarınızda hiç "Bundan o sonuç çıkmaz." diye isyan edesiniz oluyor mu? Aynı şeyden söz ettiğinizi sandığınız ama sadece sizde bir sanrı olarak kalan bazı şeyler... Bana oluyor... Aynı nesnelerin resimlerini çiziyorsunuz kâğıda fakat nesnelerin büyüklükleri farklılaşıyor. Yerleri farklılaşıyor. Renkleri farklılaşıyor. Aynı niyetle başladığımız işin sonucu, yorumu farklı noktalara ulaşıyor. Ne mi eksik? Ya da Neden mi? Bakış açılarımız farklı, sosyalleşme sürecimiz farklı, beklentilerimiz farklı. Peki, sizce aynı resmi çizmek için gereken şey ne? Bence detay bilgiler önemli... Eğer çizeceğimiz resim hakkında ön bilgiler verilirse ve nesneyle ilgili en küçük detaya varan bilgilere ulaşılması sağlanırsa çizilen resimlerin birbirine çok benzediğini göreceğiz. Ve o resmin hangi durumu ifade ettiği de herkes tarafından aynı şekilde nitelendirilecek. Bütün bu detayları aktarırken karşınızdakinin yorulduğunu görebilirsiniz. Ama emin olun bir gün aynı durumun farklı yorumlamaları yüzünden kötü bir an yaşadığında sizden daha fazlasını anlatmaya çalışacaktır. Fakat resim, olduğu eksiklikle kalacak ve bu haliyle zihne kazınacaktır. Yılmayın. Deneyin. Anlatın. Anlatmalısınız ki doğru anlaşılasınız. Ama bırakın anlamıyorsa en sonunda... "Çünkü karşındakinin anladığı kadarsın" diye düşünen bir çocuğunuz vardır belki de. Çok mu büyümüş fark etmediniz mi?
Sınava hazırlanan çocukları olan ebeveynler çocuklarına ulaşamadıkları anları anlatırlar. Niyetlerini sizde tahmin edersiniz ki onlar çocuklarının mutluluk anlarının çoğalmasını, bir engeli daha yalnız başlarına aştıklarını görmek isterler fakat kelimeler kifayetsiz kalır. Veliniz, kendini öyle sınırlandırılmış hisseder ki, çocuğuyla tedirgin bir şeklide konuştuğunu fark edemez. Gözlerini açıp sadece öğrenmeye çalışan öğrenci, çözdüğü sorunun farklılığını nasıl ayırt ediyorsa, ebeveyninin farklı tavrını da hemen fark eder. Sorar: Niye? Neden? Hayırdır?
Sonra hazırlık sürecinin yapılması gereken etkinlikleri altında kaldığını fazlasıyla hissederken bir de bu süreçte yanında olamayan velisine takar. Biz büyükler her türlü kaynağımızı sunduğumuzu, hatta şartlarımızı zorladığımızı söyleriz onlara, onlar bu durumun işlerini daha da zorlaştırdığını düşünür daha büyük mahcubiyete düşerler. Oysaki siz elinizden gidenlerden daha fazlasına çocuğunuza sahip olduğunuzu, onu önemsediğinizi söylemek istersiniz ama kâğıdın solundan mı çizmeye başlayacağız sağından mı söylememişsinizdir!
"Yetişkinlerin pek çoğu çocukluklarında ebeveynlerinin aldığı bir karara şiddetle karşı çıktıklarını ama şimdi başlarını çevirip, geriye baktıklarında ebeveynlerinin aldıkları kararın doğru olduğunu düşündüklerini söylemektedirler."
Zaman onlar için sizin kafanızdakinden daha farklı işler. Sizin yapmanız gerekenden daha azıyla yükümlüdürler rolleri gereği. Siz farkındasınızdır zaman ne kadar değerli... Söylersiniz. Yanıt; o da biliyor değerini, büyüdüğünü bir de onun ağzından duyarsınız. Arkadaşlarının çocuklarından bahsedersiniz, niyetiniz sadece rakiplerini tanımalarını sağlamaktır, kimlerle aynı sınava gireceğini hatırlatmaktır. Niye başkalarının çocuklarını örnek verdiğinizi sorar size. Siz onlar için en mükemmel anne babayken o sizin en değerli varlığınızken o size layık olamadığı hissine kapılır. Güneşli bir gün değil kasvetli bir hava çizersiniz. Geçen yıllarda yaşadıklarını hatırlatırsınız, bir daha üzülmesin diye, çünkü sizi sadece onun üzülmesi da çok üzer, fakat o başarısızlığından bahsettiğinizi düşünür. Yine benzer şeyleri göremezsiniz kâğıtta. Zaten en iyisine layıktır en iyi sonucu aldığında takdir etmezsiniz, fakat o niye tebrik edilmediğini düşünür. Annesiyim babasıyım zaten ben tabi ki onu çok severim der hiç söylemezsiniz, oysa o da ısrarla duymayı bekler. Sanırım hiç aynı tabloda değilsiniz bu sefer. Deneyimlerinizi aktarırken siz sadece zaman kazanmasını istersiniz yanılmalarının ona zarara vermemesini istersiniz; ama sizin kurallarınızla yaşamak zorunda olmadığını duyarsınız. O size aittir sizin parçanızdır fakat sizin aynınız olmak zorunda değildir. Kurallarınıza, onun için belirlediğiniz sınırlara karşı çıktığını görürsünüz. Sanırım bu sefer de niye sorusunun yanıtını arayan sizler olursunuz. Size her şeyi anlatmak istediği zamanda ya çok yorgunsunuzdur ya da hiç konuşmak için zamanınız yoktur. Sesinizi yükseltmeyin, evet biliyoruz sizin çocuklarınız için her zaman zamanınız var. Her işten her durumdan daha önemli biliyoruz; ama sanırım öyle anlamadı yavrucuğunuz. Peki çıkmazda mısınız ?
"Çocuklara yetişkin muamelesi yapınız, fakat onlardan yetişkin gibi davranmalarını beklemeyiniz."
R.Rowel Dawee
Söylediklerinizin duyulmasını, net bir şekilde anlaşılmasını istiyorsanız önce konuşmak için uygun zamanı bekleyiniz. Çocuğunuzun sözünü kesmeden anlattıklarını dikkatlice dinleyiniz. Duygusal dalgalanmaların yoğunlukla yaşandığı bu süreçte sizde duygularına odaklanınız. Onu anladığınıza onu dinlediğinize dair mesajlar veriniz. Mesela size anlattıklarını tekrar ediniz. Sen dili yerine ben dilini kullanınız. Mesela "yine ders çalışmamışsın" yerine "Ders çalışmadığını görmek beni üzüyor." diyebilirsiniz. Bir eleştiri yapmak istiyorsanız onun karakterine değil davranışlarına odaklanınız. Onun içinde bulunduğu dönemi (ergenlik) unutmayınız, yetişkin gibi davranamamasına üzülmeyiniz, onun geçireceği bu zor süreci kolaylaştırabilirsiniz. Ama bu taviz verin demek de değildir. Kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin ki sizin değerlerinizi öğrenebilsin. Söylediklerinizin çabuk unutulduğunu gözlemişsinizdir. Aynı şeyleri aynı tonda söylerseniz dikkate alacaktır. Ve sakın unutmayın sizlerde bir zamanlar bu süreçlerden geçtiniz.
_._ OKUL REHBERLİK SERVİSİ _._